Çiseleyen yağmura ve sırtından esen soğuk rüzgarın ıslanmış dalgalı
kumral saçlarını yüzüne doğru sertçe savurmasına aldırmadan yürüyordu. Arada işaret
parmağı ve orta parmağının arasına sıkıştırdığı saçlarını alıp kulaklarının
arkasına yerleştirerek yüzünü açmaya çalışıyordu. Kiremit rengi uzun paltosunun
önü açıktı. Yol kenarındaki mağzaların vitrinleri çam ağaçları ile süslenmişti,
ağaçların minik renkli ışıkları bir yanıp bir sönüyordu. Şık mağzaların
kapılarında desenli şemsiyeler bir açılıp bir kapanıyordu. Bir mağzanın
vitrininde üzerindeki yeşil yün kazağın, sarısı duruyordu. Küçük bir bijuteri
minik renkli hediye paketleri dağıtıyordu kapısında. Yolun solunda ilerlemekte
zorluk çeken arabaların kornaları anlamsızca datlıyordu. Bej rengi atkısının
bir ucu neredeyse yere değmek üzereydi. Ara ara kafasını kaldırıp etrafa bakar
gibi yapıyordu. Apartmanların kapılarına, kapı numaralarına. Mağzaların
paspaslarına. Sarı ışıklı sokak lambalarının altında dairesel kıvrımlarla dönen
demirden motiflerin altından düşen damlalara. Bir kedi gördü lale desenli siyah
ferforje kapısı olan apartman girişinde. Üşümüş köşeye kıvrılmıştı. Dönüp ona
baktı bir sure. Paltasonun açık iki tarafını tutup üst üste getirdi. Bir
düğmesi düştü düşecek sallanıyordu turuncu kalın ipin ucunda. Dizlerinden
aşağısı yağmuru daha çok aldığından, çorabının buradan aşağısı koyu kahve gibi
duruyordu. Yürümeye devam etti. Telefonu
çaldı, açmadı. Çaldı çaldı sustu telefonu. Döner bir kavşağın ortasında yıldız
şekilli ışıklarla süslenmiş dört yol ağzına geldi. Erken inmiş akşamın
karanlığında burası tepeden de ışıldayan bir yıldız gibi görünüyordu. Sağa
baktı, sola baktı. Karşıya geçmek üzere trafik lambasının kırmızı ışığına
daldı. İnsanlar karşıya geçmeye başlayınca fark etti yeşil yandığını, karşıya
geçip yürümeye devam etti. Yoğun kahve kokusu yayılıyordu bir kafenin önünden.
Durdu. Masalara baktı. Dışarıda ısıtıcıların altında boş tik kare masalar
vardı. Yeniden paltosunun iki ucunu birleştirmeye çalıştı. Hafif bir caz sesi geliyordu, kolonlardan. Bıraktı
paltosunu, yere sürünen atkının çamurlu ucunu attı boynunun önünden arkaya
doğru, krem rengi eteğine süründü çamurun bir kısmı, düğmesi düştü,yürümeye
devam etti. Bilekten bantlı siyah ayakkabısı, kaldırımda bir tarafı çöküp diğer
tarafı kalkmış olan taşa takılıp sendeleyene kadar, böylece yürüdü. Kısa bir
sıçramadan ve bir adım daha attıktan sonra dönüp baktı arkasına. O noktaya
takılmasına, sarsılmasına, sıçrayıp, zıplamasına neden olan, dümdüz kaldırımın
üzerinde küçücük bir girinti çıkıntı. Yaşlı bir kadın takıldı bu defa aynı
taşa. Bir adım, bir el uzattı.
Tuttu kadını, tutmasaydı belki de düşecekti.
Sonra ne oldu? Yaşlı kadın teşekkür ona teşekkür etti ve her ikisi de kendi hayatlarına mı döndüler, yoksa bir kesişme mi yaşandı?
YanıtlaSilBelki de kız yaşlı kadına teşekkür etti kim bilir :)
Sil