Soğuk bir gün. Hatta buzzz. Maltepe’den eve dönmek üzere
minibüs yolu üzerindeki mavi münibüslerden birine atlıyorum. Bir sürü boş
koltuk. Seviniyorum. Öyle demeyin, toplu taşımalarda boş koltuk bulmak altın
bulmak gibi birşey. Bakınız metrobüs pentatlonlarına. Halkımız tüm sporcu
ruhuyla; önce uzun atlama, sonra cirit
yerine çanta sallama, engelli koşu ve gülle yerine popoyla hedefe ulaşma
konusunda inanılmaz bir ilerleme kaydetmiş durumda. Öyle ki gidiş yönünde
oturabilmek altın, olmadı herhangi başka bir yönde oturmak gümüş, elden ayaktan
uzak sota bir yerde ayakta durabilmek bronz madalya ile eş değer. Bu kişilerin
yüzüne bakarsanız azmetmenin ve zaferin yayılan ışığını görürsünüz inceden.
Önce parayı mı versem, yoksa önce otursam mı? Oturursam bir
daha kalkmam gerek, e o zaman da yerimi kaptırabilirim gibi zor bir muhasebeden
sonra parayı ödeyip yerime oturuyorum.
Güzel bir müzik çalıyor hayret. Sezen’den “unuttun mu beni”...Şöför mahalline doğru
bakıyorum camın üstündeki yazı “En büyük düşman cehalettir”..ne güzel diyorum
doğru, sessizce şarkıya eşlik ediyorum camdan bakarken “ben hala dolaşıyorum
aaa vaa re, haniii görsen eni konu di vaane, unutamadım seni.”
O sırada minibüs sert bir frenle duruyor, olacak o kadar bu
da racondan olsun artık. Yetmişinin üzerinde bir bey bakıyor yer var mı diye,
şöför sesleniyor “gel amca gel, yer çok”.
Beyaz sakallı, oldukça zayıf, kasketli hoş giyimli ve hala
yakışıklılığı elden bırakmamış adam oturuyor benim çaprazımdaki ön koltuklardan
birine. "Sahrayicedid ne kadar?" diyor. 1.75 tl yi şöföre gönderdikten sonra elindeki poşeti
açıyor. Poşet bir tıp merkezine ait. Bir rapor almış olacak. Poşetten
zarfı çıkarıyor, yüzü biraz tedirgin, zarftan da raporu çıkarıp incelemeye
başlıyor. Yüzündeki tedirgin kaslar gülümseme ile beraber rahatlıyor.
Minibüste bu defa daha hareketli bir parça çalıyor.
Hani şu zamane zıppır parçalardan:
“Kendimi attım kucağına aşkın,
bugünleri de gördüm ya şükür
Yollar bizim dön teker üstü
Şimdi nereye istersen sür"
Bir baktım bizim beyaz sakallı beyefendi sağ ayağı ile şarkıya tempo
tutmuş, yüzünde bir neşe.
Bazen işte, böyle güzel şeyler
de gelir üst üste ....
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder